Hazır ol cenge eğer ister isen sulh u salah

Hazır ol cenge eğer ister isen sulh u salah

Muasırlarımız ile aynı çağda yaşamanın gereklerinden olan (teknolojik olarak yarışta olmamızı garanti altına alan ve yarışta ilerleyebilmemiz için geliştirmemiz gereken) savunma sanayii ile ilgili, daha ben doğmadan söylenmiş sözleri paylaşmak istedim umarım faydası olur.


Bu insanların harplere, darplere harcadıkları paralar, milyarlar bu insanların gözyaşlarını dindirmeye harcansa dünya gül bahçesi olur! 
Bir ucundan öteki ucuna her taraf halılarla döşenir, gül bahçesi olur. İnadından herkes birbirini yiyor. Herkes silahlanıyor. 
Herkes parayı oraya yatırıyor. Herkes hemcinsi olan, Hz. Âdem'den kardeşi olan öteki insanı nasıl öldürürüm, nasıl istismar ederim, nasıl keserim diye çalışıyor. 
İnsafsızlar, vicdansızlar! Tabii o kadar insafsızı, vicdansızı görünce biz de silahlanmak zorunda kalıyoruz. Silahlanacağız, hazırlanacağız. 
Hazır ol cenge eğer ister isen sulh u salah. Sulh u salah istiyorsan cenge hazır olacaksın. 
Dağlarımız tepelerimiz derelerimiz her taraf keşke silah dolsa, düşman bu tarafa bakmaya korksa. 
Şu iki karış toprağı olan Papandreu, Yunanistan; "Mutlaka Türkiye ile savaşacağım. Benim silah biriktirmem lazım." diyor. 
Gözünüzü açın, dikkat edin, gazeteler yazdı. "Türkiye'yle aramızda bir savaş çıkacak! Hazırlanmam lazım." diyor.
Midilli adasını üst yapmaya çalışıyor. Biz ne yapalım? Bu yaz Marmaris'te mi plaja gidelim, Karadeniz'in bilmem hangi plaj yeri varsa, Akdeniz'in bilmem neresi varsa... 
Orası fazla serin olur, burası fazla temiz olur... Marmara biraz kirlenmiş... Eğlencemize bakalım! Olur mu? 
Su uyur düşman uyumaz iken bizim bu kadar böyle yan gelip yatmamız olur mu? Bu kadar tefrika, bu kadar gayretsizlik olur mu? 
Tepeden tırnağa pür silah öyle duracağız. 
Ve eiddû lehüm mesteta'tüm min kuvvetin ve min ribâti'l-hayli turhibûne bihî adüvvallâhi ve adüvveküm. 
"Allah'ın düşmanlarını ve kendi düşmanlarınızı korkutacak silahları hazırlamak lazım." diye bu âyet-i kerîmede Allahu Teâlâ hazretleri bize bildiriyor. 
Silahları hazırla ki zulmedemesin, Bulgaristan'daki kardeşimize dokunamasın, Kafkasya'dakine dokunamasın, falanca yerdekine, filanca yerdekine dokunamasın. 
Müslümanlar bu tarafı terk edince olmaz. Haklı olmak yetmiyor. Evet Kur'an Allah'ın hak kelâmı, evet müslüman hak yolda, evet İslâm dinî hak din; ama gücü yok, ezip geçiyorlar. 
Bu hıristiyan, bu yahudi, bu kâfir, bu putperest sana şey yapar mı? Güney Afrika'da elmas madeni var, başka madenler var; memleketin hakiki sahipleri orada hor, küçük bir azınlık. 
Beynelmilel kâideler, kanunlar, hepsi bir tarafta, hukuku hiç dinlemiyor. Kalabalıklar bağırıyorlar, çağırıyorlar, nümayiş yapıyorlar ama öbürü eline silahını aldı mı 'dırrrt' taradı mı bitiyor. 
Müslüman haklı olduğu kadar da kuvvetli olacak. Sulhu istediği kadar da harbe hazır olacak. Hazırlıklı olacak. 
Peygamber Efendimiz'in hadîs-i şerîfleri bize ne diyor; yarın ölecekmiş gibi âhirete, hiç ölmeyecekmiş gibi dünyaya müteallik tedbirlerimizi alacağız, hazırlıklarımızı yapacağız.

Râmûz, 456 (2) - Tarih: 23.03.1986 | Yer: İstanbul
Kaynak: YOUTUBE videosu altında verilmiştir. Videonun ve içeriğin tüm hakları ve sorumluluğu ilgili siteye ve site sahiplerine aittir.

Yorumlar